top of page

Gökova Karacasöğüt’te korku filmi gibi bir marina projesi

  • aliboratav
  • 5 gün önce
  • 7 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 4 gün önce

Karacasöğüt, Gökova Körfezi’nde yeşille mavinin buluştuğu en güzel koylardan biri. Üstelik Gökova’da yapılacak mavi yolculukların en önemli lojistik merkezi. Ve bu eşsiz koya dev bir marina yapmak ve tüm coğrafyayı bitirmek için inanılmaz bir ısrar yaşanmakta.


Gökova Karacasöğüt’te korku filmi gibi bir marina projesiProje “100 teknelik mevcut iskelenin kapasitesi 178’e çıkacak”, yani bir tür % 78’lik büyüme diye sunuluyor. Ama yeni marinanın iskele uzunluğu alt alta toplandığında bağlama kapasitesinin 284 metreden 811 metreye çıkacağı, yani yüzde 285.5 oranında bir büyüme görülüyor. Nasıl bir matematik, anlamak zor!

Gazete Oksijen - 18 Nisan 2025


Bugün Karacasöğüt'te doğaya saygılı 3 iskele var. Ortadaki MUÇEV iskelesi yerine bir koca marina planlanıyor


Koyun bir yakasında Piri Reis’in 5 yüzyıl önce kayda geçirdiği ve denizcilerin hala kullandığı tatlı su çeşmesi; diğer yakasında tepede Amnistos isimli bir Karya antik yerleşiminin kalıntıları var. Bu tepenin kıyısında da antik limanın kalıntıları. Zaten o nedenle bu koy 1. Derece Arkeolojik SİT ilan edildi.

Karacasöğüt aynı zamanda Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin tam ortası. Balıkçılığa kapalı denizi, koyun ortasındaki sığla ormanı ve ormanın arasından geçen azmağın oluşturduğu deltadaki sulak alan tam bir tabiat harikası.

Yani Karacasöğüt, herhalde Muğla kıyılarında en fazla korunması gereken ilk 5 koy arasında.

Ama Çevre Bakanlığı’na bağlı Türkiye Çevre Ajansı’nın karar verici olduğu Kıyı Yönetim ve Çevre Koruma A.Ş. (birkaç ay önce ismi değişen MUÇEV AŞ.) işte bu doğa harikasına ve antik limanın tam kenarına koca bir marina inşa etmek için 2020 yılından bu yana her yolu deniyor. Sayısız kez ÇED gerekli değil kararı mahkemede iptal edildi, sayısız kez ÇED olumlu kararı Danıştay’a kadar gitti, ters tepti. Proje aleyhine inanılmaz sert bilirkişi raporları yazıldı. Proje yargıda iptal üstüne iptal edildi. Ama…

Kıyı Yönetim ve Çevre Koruma A.Ş. kararlılıkla yeni bir Proje Tanıtım Dosyası (PTD) ile bir ÇED başvurusu daha yaptı. “Tanıtım dosyası” diye küçümsemeyin, Mart 2025’te bakanlığa sunulan bu son PTD tam 1446 sayfa. İçinde bölgedeki bitkilerden pampasotu, tokketen, zivircik; kuşlardan ibibik, üveyik, beyaz şeritli yarasa; sürüngenlerden kör yılan, oluklu kertenkele; dört bacaklılardan tosbağa ve sarı boyunlu orman fareleri (s. 216) gibi tüm canlılara ilişkin her türlü analiz var. Son 70 yıldaki 38 sel/su baskını, 20 km. ötedeki karayollarının gürültü desibeli, dişi Akdeniz fokunun çiftleşme isteği periyodu gibi tüm faydalı bilgilere yer verilmiş.

Ama planlanan marinanın rıhtımının ortasında, su içinde yarı batık görülebilecek Karya lahit kapağı hakkında hiçbir bilgi yok. Devasa marina projesi, kumsala kadar inen asırlık ormanın tam kıyısında, hatta içinde, ama bir yerde “tesisin ağaçlara en yakın mesafesi 10 metredir” diye bir laf geçiyor ve orman konusu hızla kapanıyor.

Projenin isminde kapasite artırımı deniyor. 100 teknelik mevcut iskele, 178 teknelik olacakmış. Bir iki hesap da ben yaptım. Kapasite artırımı yüzde 78 değil, tam yüzde 285.5 çıktı. Ayrıntılar aşağıda…

 

BEMBEYAZ BİR FİBER KOYU ORTAYA ÇIKACAK

Karacasöğüt muazzam bir doğa harikası. 700 metre çapında bir doğal liman.

Planlanan marina 180 metre genişliğinde, yaklaşık 220 metre uzunluğunda bir tekne yığını olarak koyun ortasına kadar çıkıyor. Dış dalgakırandan açığa doğru 50 metrelik süper yatlar bağlanacak, bunların yüksekliği 12-15 metre, yetmedi paralel iskeleleri birbirine bağlayan 180 metrelik dikey ana iskeleye de 3 tane 25 metrelik süper yatın aborda olarak bağlanması öngörülmüş.

Yani o cennet Karacasöğüt Koyu, bu proje gerçekleşirse bir beyaz fiber koy haline gelecek.

22 Ekim 2021’de Gazete Oksijen’de “Karacasöğüt’e marina: Sözün bittiği yer!” başlığıyla bir yazı yazmış ve bu marinanın nasıl bir çevre-doğa-tarih tahribatı olacağını; deniz turizmini nasıl baltalayacağını dilim döndüğünce izah etmeye çalışmıştım. (Linkten ulaşabilirsiniz.)

Bu yazıda başka bir izahat denemesi yapacağım. 5 yıldır temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze sürülen bu projenin olumsuz çevre etkileri üretecek ciddi teknik hataları var. Bir de çevre zararının ötesinde parasal kamu zararı yaratma potansiyeli.

Çevre Bakanlığı’na bağlı Türkiye Çevre Ajansı’nın karar verici olduğu Kıyı Yönetim ve Çevre Koruma A.Ş.’nin hazırladığı Proje Tanıtım Dosyası (PTD) çok ciddi maddi veri hataları içeriyor. Gerçek kapasite PTD’de belirtilenin çok üstünde, dolayısıyla çevre etkisi hesapları yanlış. Bu haliyle kamuoyu ve kamu yönetimi yanıltılmış oluyor.

İkincisi (madem, ekonomik krizimiz var), projenin fizibilitesi hatalı… Proje tamamlandığında yaratacağı gelir çok düşük öngörülmekte. Bu da işletme sürecinde önemli bir kamu zararı ve tuhaf bir haksız kazanç anlamına gelir.

Sırasıyla bazı örnekler vereceğim…


Planlanan marina koyun neredeyse ortasına kadar tüm denizi kaplıyor.
Planlanan marina koyun neredeyse ortasına kadar tüm denizi kaplıyor.

 

1-      PROJENİN GERÇEK BÜYÜME ORANI % 285.5

Marinalarda ya da yat bağlama tesislerinde tüm hesaplar tekne alanı - metrekare cinsinden yapılır (Balıkçı barınaklarında ise tekne uzunluğu - metre üstünden).

PTD sayfa 16’da “Mevcut durumda iskele 100 yat/tekne kapasitesi ile sektöre hizmet vermektedir. Kapasite artırımından sonra deniz yüzeyi üzerindeki iskelelerin tam kapasite ile doluluk sağlaması durumunda ortalama 6.00-50.00 metre uzunluğunda 178 yat kapasite ile hizmet vermesi planlanmaktadır” deniyor. Tüm kapasite artışı cümlelerinde bu matematik kullanılıyor; 100 teknelik iskele 178 teknecik olacak. Yani  % 78 büyüklüğünde bir artış yapılacağı ileri sürülüyor.

Projeye çıplak gözle bakıldığında ise tekne bağlanacak rıhtım uzunluğunun görsel olarak yaklaşık 3 kat artırılacağı açıkça görülmekte (s.15 ve 16). Rakamlar da bunu doğruluyor.

Mevcut iskele 2x142= 284 metre

Yeni yüzer iskele 2x143=286 metre

Yeni yüzer dalgakıran 2x175 = 350 metre

Yeni kazıklı rıhtım = 175 metre (PTD’de uzunluğu verilmiyor, fakat tek taraflı ve yüzer dalgakıran boyutunda olduğu görülüyor.)

Mevcut bağlama alanı: 284 metre.

Planlanan Bağlama Alanı Uzunluğu Toplam:  811 metre.

Dolayısıyla… İskele uzunluğu olarak yüzde 78’lik değil, yüzde 285.5 oranında bir büyütme projesi söz konusu.

Bu büyüklükteki bir marinaya ise 178 değil, tekne büyüklüğüne bağlı olarak 250-300 arasında yat da bağlanabilir.


Not: Bu konuda PTD’de yer alan kafa karıştırıcı bir veri de şu: Yapılan genişlemenin önemsiz olduğu algısı yaratılmaya çalışıldığı için, mevcut iskelenin 2013 yılındaki kapasite artırım resmi evrakında bulunan “100 tekne” ifadesi aynen kullanılmış. Oysa MUÇEV iskelesinin bugüne kadarki gerçek kapasitesi 10-15 metre arasında, yaklaşık 70 tekne civarında olmuştur. Bu çelişkili verilerin tümü projeyi hazırlayanların denizcilikten uzak olmaları bir yana, yıllardır bir çıkar yol aradıkları ve üstünde çalıştıkları bu projeye hâlâ hâkim olamadıklarını düşündürüyor.



2-      TEKNE BOYUTLARININ ARTIŞI KOYDAKİ FİBER KÜTLEYİ VE OLUMSUZ ETKİLERİ GEOMETRİK OLARAK ARTIRIR

İkinci önemli konu, tekne ebatlarındaki artıştır.

Karacasöğüt Marina’da 30-50 metrelik süper yatların konaklaması planlanıyor. Bu teknelerin her biri 300-500 metrekare. Yani 50 metrelik sadece bir süper yat, alan olarak mevcut iskeledeki 15 metrelik 10 tekneye; tonaj olarak 40 tekneye eşit bir büyüklüktedir. Koya enlemesine yerleşecek bu teknelerin yüksekliği deniz seviyesinden aşağı yukarı 15-20 metre. Yani yörede tüm klima koşullarını değiştirecek bir duvar oluşacak.

Bu devasa teknelerden birinin yıkanması sırasında en aşağı 20 litre sabun kullanılır.  Bunlar denize akacak. Atık depoları 10 ton civarında. (Marina projesinde hesaplar, teknelerin sıvı atık depoları ortalama 100 litredir, varsayımı ile yapılmış. s.252.)

Tekne boyutlarındaki artışa paralel bir diğer tatsız konu şu:

Yaklaşık 250-300 tekneye ev sahipliği yapacak Karacasöğüt Marina’nın yüksek sezonda yolcular, çalışanlar ve günübirlik marinayı ziyaret edecek bakım / lojistik / tamirat ekipleri ile nüfusu 2000 kişiye kadar çıkacak (PTD’de yatlarda konaklayacak kişi sayısı 712 olarak öngörülüyor. 178 tekne üstünden yapılan bu öngörüde hesaba bakım personeli ve mürettebatın da dahil edilmediği görülüyor. s.34).  712 tekne yolcusu artı 20 marina çalışanının günlük atık su üretimi 126 metreküp olarak öngörülmüş. Karacasöğüt Marina’nın planlanan atık su foseptiği ise 60 metreküp (s.254).

Nasıl yani?

Bu hesaba göre, yüksek sezonda günde 2 kez atık suyun vidanjör ile çekilmesi gerekir. 300 tekne, mürettebat ve bakım personeli ile toplam marina nüfusu 2000’e ulaşırsa, günde 6 vidanjör seferi gerekir. Kazara bir aracın lastiği patlarsa, Karacasöğüt Koyu’nu birkaç saat içinde pissu basar.

Dolayısıyla tüm hesaplar şaşıyor; gerçekçi bir analiz için PTD’de sunulan çevresel etki öngörülerinin de yeniden hesaplanması gerekiyor.

50 metrelik tekne böyle bir şey: Süperyat Riva'nın Venedik Limanı'ndaki lansmanından bir kare... 

 

3-      AKILALMAZ DÜŞÜK BİR GELİR ÖNGÖRÜSÜ

Aynı şekilde projede açıkça kamu zararı doğuracak bir gelir öngörüsü yer alıyor.

Şöyle ki;

Kıyı Yönetim ve Çevre Koruma A.Ş. (eski MUÇEV A.Ş.) projelerinde alt yüklenici kullanmayı tercih eder. Göcek Marina, Selimiye Yat Yanaşma İskelesi ve eskiden olduğu gibi Karacasöğüt de bir gelir projeksiyonuna göre belirli bir süre için bir alt yükleniciye kiralanıyor. Yıllık kira, tesisin elde edebileceği gelir tahmini üzerinden belirleniyor.

Karacasöğüt Marina PTD’de bu gelir tahmini yıllık 15 milyon lira olarak belirtiliyor, yani kabaca 375 bin euro (s.38). Projede belirtilen 178 teknenin metrekare toplamı üstünden bir hesap yaptığımızda, PTD’de teknelerin yıllık metrekare kirasının 1200 lira, yani 30 euro olduğunu hesaplıyoruz.

Şu anda konum, hizmet standartları, tesis yıpranmışlığı gibi değişkenler açısından ikinci kategori bir marinada, yıllık tekne kontratı metrekare fiyatı en az 200 euro + KDV. Göcek, Bodrum, Marmaris’in birinci kategori marinalarında bu rakam en az 300 euro + KDV.

Yani gerçek kazançlar, proje rakamlarından 10 kat civarında daha fazla; projede sunulan ile gerçek kapasite arasındaki fark düşünüldüğünde daha da çarpıcı bir boyut ortaya çıkıyor.

Projenin gelir beklentisi öngörüsünde daha da önemli çarpıklıklar söz konusu. Örneğin, 50 metrelik bir süper yat için yıllık kiralama bedeli, aynı gelir projeksiyon tablosunda 100 bin lira olarak belirtilmiş.

50 metre uzunluğundaki bir teknenin genişliği ortalama 10 metredir. 500 metrekarelik bir yatın yıllık kontrat bedeli de 100 bin lira değil, en az 100 bin euro + KDV olur.

Bu gelir beklentilerinin ön kabulü ile tesisin işletmesinin düşük bir kira bedeliyle devredilmesi sonucu oluşacak kamu zararı ve haksız kazancı izah etmek çok zor olur.

“Talan, rant, soygun” eleştirileri tam da bu tür çarpıklıklardan kaynaklanmıyor mu?


Not: Sayıştay Başkanlığı 2020 Yılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Raporu (Muçev hakkındaki son Sayıştay Raporu), s. 102-103’de, “Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından kiraya verilen, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin ihalelerinde, tahmin edilen bedel tespit edilirken yeterli araştırma yapılmaması… 2886 sayılı Kanun'un temel ilkesi olan ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve ihalede açıklık ve rekabetin sağlanması hükmüne riayet edilmediği değerlendirilmektedir” ifadeleri yer alıyor.

 

BAZI HOŞ ANILAR…

Ben gazeteciliğe 1986 yılında Nokta Dergisi’nde adım attım. Keyifli ve ama çok çalışırdık, hafta sonuna doğru hepimizin beyni hamur olurdu. Yolsuzluk haberlerinde başlık bulamadığımızda, “Devletin malı deniz, yemeyen keriz” bizim can simidimizdi.

Sıkıştık mı atardık başlığı; “…yemeyen keriz!”

80’lerin Nokta arşivine bir bakın. Bu başlıktan belki 100 tane bile görebilirsiniz. O aralar moda idi; Hürriyet, Sabah, Milliyet arşivlerine bakın birkaç yüz tane daha görebilirsiniz.

1986-2025, yani 40 yıl geçmiş.

Şark cephesinde değişen pek bir şey yok.

 

 

----------------------------------------------------


Karacasöğüt 80'li yıllar
Karacasöğüt 80'li yıllar

 

Kronoloji: Şaka gibi bir marina ısrarı


2020 – 8 Temmuz: MUÇEV Ltd Şti. Karacasöğüt Marina projesi için Çevre Bakanlığı’na ÇED başvurusu yaptı.

2020 – 9 Eylül: Çevre Bakanlığı, “ÇED gerekli değil” kararı aldı.

2021 – 15 Ekim: MUÇEV AŞ. Karacasöğüt’te kaçak inşaat başlattı. Yöre insanları çalışmaları engelledi.

2021 – 28 Ekim: Muğla 3. İdare Mahkemesi, “ÇED gerekli değil” kararını iptal etti.

2022 – 27 Temmuz: Danıştay 6. Daire, Çevre Bakanlığı’nın temyiz istemini reddetti.

2022 – 31 Ağustos: MUÇEV Ltd Şti. Karacasöğüt Marina projesi için Çevre Bakanlığı’na 2’nci kez ÇED başvurusu yaptı.

2022 – 28 Eylül: Marmaris Kent Konseyi ve SAD-AFAG, bir Karacasöğüt su altı envanteri hazırladı.

2023 – 27 Ocak: Bodrum Sualtı Müzesi, Karacasöğüt Su Altı Arkeolojik Buluntular Raporu’nu sundu.

2023 – 29 Mayıs: Çevre Bakanlığı, ‘ÇED olumlu’ kararı aldı.

2023 - 15 Haziran: Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, ‘Karacasöğüt’te su altında 1. Derece Arkeolojik SİT’ bulunduğunu tescil etti.

2023 – 16 Ekim: MUÇEV AŞ. Karacasöğüt’te kaçak inşaat başlattı. Yöre insanları çalışmaları engelledi.

2023 – 27 Aralık: Muğla 1. İdare Mahkemesi, “ÇED olumlu” kararını iptal etti.

2024 – Ocak: Danıştay 4. Daire, Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin Kent Konseyi ve Marmaris STK’larının MUÇEV AŞ.’ye dava açma ehliyeti bulunmadığı yönündeki kararını iptal etti.

2024 – 17 Nisan: Danıştay 4. Daire, Çevre Bakanlığı temyiz istemini reddetti.

2024 – 27 Haziran: Marmaris Belediyesi, MUÇEV AŞ. Karacasöğüt Marina Yapı Ruhsatı’nı iptal etti.

2024 – 26 Ekim: MUÇEV AŞ. Karacasöğüt Marina projesi için Çevre Bakanlığı’na 3’üncü kez ÇED başvurusu yaptı.

2025 – Nisan: Kıyı Yönetim ve Çevre Koruma AŞ. (eski MUÇEV AŞ.) nihai hali verilmiş Proje Tanıtım Dosyasını Çevre Bakanlığı’na sundu. Gökova yine isyanda…

Comments


bottom of page